Kanser hücrenin olağandışı bölünüp çoğalması sonucu oluşur. Kanserli hastalarda hücre, canlının zararına çoğalmaktadır. Organların fonksiyonlarını yapmalarını önler. Sebebi bilinen ölümler sıralamasında kalp ve damar hastalıklarından sonra ikinci sıradadır. Dünyada ve Türkiye’de kanserin önemli bir kısmı önlenebilen kanserlerdir. Özellikle ülke verilerimiz değerlendirildiğinde; kimyasal kirlilik, tütün ve obezite ile mücadele programı kanser kontrolünün en önemli yapıtaşlarını oluşturmaktadır. Toplum tabanlı kanser taramalarına yönelik, ülke genelinde bir kısmı mobil olmak üzere Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) kurulmuştur. 1956 yılında Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu'nun önerisi ile Nisan ayının ilk haftası ülkemizde Kanser Haftası olarak kabul edilmiştir. Kanser ile ilgili farkındalık ve bilinç düzeyinin artmasını sağlamak, kansere karşı mücadelede önemli bir adım olan doğru bilinen yanlışlardan kurtulmak ve doğruların herkese ulaşmasını hedeflemek amacıyla oluşturulmuştur. Bu haftada kanser konusunda sık sık uluslararası konferanslar, seminerler düzenlenir. Bu toplantılarda kanserin nedenleri, kanserden korunma yöntemleri, hastalığın erken tanımı ve iyileştirme yolları tartışılır. Toplumda farkındalık sağlanması, toplum bilincinin geliştirilmesi ve kanser taramaları, kanserle mücadelede en etkili yöntemlerin başında gelmektedir. Ülkemizde de Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği üç kanser türünde tarama yapılmaktadır.
Taraması yapılan kanserler: Kadınlarda meme kanseri tarama programı kapsamında; • Ayda bir kendi kendine meme muayenesi (KKMM) yapması için danışmanlığın verilmesi • Yılda bir klinik meme muayenesi • 40-69 yaş arası kadınlara 2 yılda bir mammografi çekimi, Kadınlarda serviks kanseri tarama programı kapsamında; • 30-65 yaş aralığındaki kadınlardan 5 yılda bir smear ve HPV -DNA testi yapılması Kolorektal kanser taramaları; • 50-70 yaş aralığındaki erkek ve kadınlarda 2 yılda bir gaitada gizli kan testi yapılması, • 50-70 yaş arasında 10 yılda bir Kolonoskopi yapılmaktadır. Erken teşhis kadar multidisipliner değerlendirmeler sonucunda hastaya ve hastalığa özgü doğru bir tedavi planı oluşturmak da çok önemlidir. İyi bir hasta- hekim ilişkisinin tedaviye uyumu arttırdığı göz önünde bulundurulursa kanser tedavisinin her aşamasında hastaların yaşam kalitesindeki bozulmayı azaltmak ve olumlu sonuçlar alabilmek için, hastaların bilgi ve destek ihtiyaçlarının da karşılanması gerekmektedir. Erken tanı ve iyi bir tedavi ile bugün tüm kanserlerin yüzde 60-70’ini tedavi edebiliyoruz. Radyoterapi, kemoterapi, cerrahi ve yeni gelişen immünoterapi yöntemleri birlikte kullanıldığında artık başarı şansı çok daha artmaktadır. Hastalarımız mücadeleye inanmalı; ‘Ben bir kanser hastasıyım ve hastalığımı yeneceğim’ demelidir. Bu sebeplerle diyoruz ki ‘Kanser sana gelmeden, sen kanseri yakala’ ve ‘Kararlıyım ve Yapacağım’
Uzm. Dr. Özlem AYNACI
Radyasyon Onkolojisi Uzmanı
03.04.2019
|